Ay Gülesim Geldi #4 Kampçılık ve Uçuk Pansiyonlar

Resim temsili, bizim yorganımız yohh

3 gündür falan eşimle kamptaydık. Deniz kıyısına kurulan cinsten. Geçen sene de deneyimlemiştik ama bu kadar haşlanmamıştım. Zekam henüz " ikindi güneşinin rüzgar varsa yakmayacağı " yönünde çalıştığı için omuzlarımı eve nasıl geri getirdin hatırlamıyorum. Bikini izi adeta 3 vakte kadar bir yol.

Gitmeden önce pansiyon araştırıyordum ama en ucuzu gecelik 200 tl (bu hayatın kahvaltısı mahvaltısı yok) türünde olduğu için, haydi dedik çadırı alalım da gidelim. Suyu 1.5 tl' ye satan bir Karadeniz kıyısı beldesine attık çadırı. Aşırı rüzgarda uçmadan çadır kurmayı öğrendik. Tuvaletlere yakın dolaştık falan. İdrar mühim mesele.


Deniz de baya dalgalıydı. El alemin denizi dümdüz kıyıya doğru dalga vurur, bizimkisi yandan yandan kayalıklara götürüyor. Zaten Karadeniz delidir bilirsin, akıntıya bir kapıldın mı geçmiş ola. Bu telaşla sürekli sevgiliye bağırıyorum " Açılma, gitme, bak şimdi dalıcam beni izle, götüm havada mı kalıyor yoksa suyun altında kayboluyor mu " diye herifi kıyıda tutmayı başardım.

Bu arada dalmayı gerçekten beceremiyorum. Klostrofobik bir insan olduğum için suyun altında nefesimin bitmesi durumu, tam bir travma benim için. 1 litre su yuttum öğrenene kadar. Sonuç: Öğrenemedim.

Bu da temsili 

O götü bir türlü suyun altına sokmayı başaramadım. Kafam giriyor ortaya kadar. Göğüs kafesim yüzeye yakın, o ayaklarım ve kıçım yine dışarda. Bir türlü suya batıramadım kendimi. Ama ayağım bir yere takılsa telaş yapsam hemen dalıyorum suya. Boğulmak için. Çırpındıkça dalabiliyor olup isteyerek dalamamak ayrı bir sinir bozukluğu.

Şu an idrar yolu iltihabı belirtileri yaşıyorum, işerken aşağı düşüyor sanki mesanem. Belli ki yuttuğum sular çıkamadığı için sıkıştı kaldı. Bu arada kumsal kampının en büyük sıkıntısı duş ve temizliğe çok fazla dikkat edememe sorunu. Bu seferki gidişimde yanıma primanın bebek poposu mendillerinden aldım. Duş alamadığım vakitler onu kullandım. Neyse bu muhabbeti geçiyorum  kamp için gerekli olmayanlar(!) yazısı paylaşıcam zaten..

Kampın en güzel yanı gece Samanyolu spiralini net bir şekilde deniz kıyısından görebilmek. O bulutsu çizgi ve yoğun yıldız/gezegen hattı o kadar büyüleyici ki, bok mu vardı gaz lambalarından binlerce lümenlik ışık kaynaklarına geçtik diye sövmeden edemedim.

Akşamları deniz yorgunluğu ile sahil kasabasının gece pazarlarını gezmek kadar eğlenceli bir şey yok. Allahım bayılıyorum o minik takı tezgahlarına. Hiçbir şey almasam da kurcalamak hoşuma gidiyor.Sevgili ben bakarken sıkılıp depara kalkıyor ama idare edebiliyorum şimdilik tabi.

Gece uyku tulumunun örneğini kafamı vura vura bir kere daha öğrendim bu arada. Ayağımda 3 çift çorap, içimde pijama onun üstüne kot pantolon, üstüme de polar giyip yattım ama sabaha kadar uyuyamadım. Gündüz haşlanan ben değilmişim gibi gece nasıl götüm dondu anlatamam. Tabi ki Decathlon sağolsun çadır iyi çıktı iyi ki. Ne soğuk, ne rüzgar ne ışık geçiriyor. İdare ettik bir şekil.

Dün gece ablam yanımıza dolaşmaya geldi arabayla. Biz de anamız ağladı daha da kalırsak kolları bacakları ne varsa kumsala yengeç kabuğu gibi bırakırız bari dönelim eve diyerekten atladık döndük onunla birlikte. Giderken 3 çanta gidip dönüşte nasıl 6 çanta ile döndük onu henüz ben de anlamadım. Kıçımızın arasından çıkan kumları, çadırdan çıkan kumlarla birleştirsek, evin korıdoruna plaj kurabiliriz bence.

Neyse ben gideyim de biraz daha kaymaksız yoğurt süreyim şu yanıklarıma yoksa 3 5 gün daha dışarı çıkamıcam bu da minik panik ataklara hazırlık demek benim için.


Çaavv